İnan ki değil

Sahibi olan bir köpeğim istanbul'da
Allahsız bir insan gibiyim ve atsız
Kürkümün altından geliyor yel değirmenlerinin sesleri
Zamanımın değerini öğütüyor ,
sakince ve sessiz
İstanbulun yüzüne bakıyorum sonra
Gargara yapıyor insanları , fırlatıyor Taksim'e
Hepsinin amk demiyorum artık
Demiyorum sizin garbınızı sikeyim.
Sikmiyorum kaldırım taşlarını ve biber gazlarını
Alıyorum elime bir taş ve koyuyorum cebime
Sıkıyorum kemerimi ve ellerim serbest
Artık daha güçlüyüm.
Dünyaya dokunuyorum
şehvetle , buz gibi
Üşümüyorum
Üşümüyorum
Üşümüyoruz
İnanın üşümüyoruz !

                                     

Bazı haksızlıklar oldu

Depresif bir uykudan uyandım az önce. Rüyamdaydın. Sıcaklığını bütün göğsüm boyunca hissettim. Bütün o eski hisleri , anıları canlandıran. Uyudum , daha fazla istedim. Ama o acı tekrar depreşmişti. Günlük şaraptan daha tatsızdı yıllanmış acım. Buruktu. Bi zorda kalmışlık eşlik etti bana gece boyunca ; bi donukluk , tereddüt ... Sonra merak ediyorum bunu her hissettiğimde yüzün aklıma gelecek miydi ? Bu böyle birşey miydi ...
Bu yola çıkarken sonuna kadar gitsin istemiştim. Ama sen farklı dünyaların insanları olduğumuzu anlattın bana. Tavırlarınla , hareketlerinle. "Bazı haksızlıklar oldu". Dibine kadar katılıyorum sana... Yaşadığımız dünyayı pek beğenmedim , bunu sen de iyi bilirsin. Belki de sorun buradadır. Haksızlıkların kaynağı... Ne haksızlıklar yapıyor dünya , senin benim gözümüzün yaşına bakmıyor.
Aklım dünyayı hatırlatıyor , hislerim seni.
Yıpranmış aşkımın eskimesini izliyorum

Görebildiğim tek şey karanlığın içindeki hisler

Allahın siktirettiği bir yerdeyim
Günümü aydınlatan güneşi özlüyorum
Zayıf düşmekten sıkılan bir bedende
Müebbet yemiş gibi
Güçlü olmayı özlüyorum.
Kendi seyrindeki bir kervana gece saldıran suikastçi gibi ;
Ne zaman geleceği belli olmayan,
Kör bir bıçak gibi hayalin.

ruhsuzun hoparlörü

Keyifli sesler saçan bir hoparlör kadar ruhsuzum

Karanlığı yaşayan bir hoparlör

İçi boş

Dışı karanlıklan daha da siyah

Bir tanesi prize bağlanmış kablolarından

Bir tanesi ekrana

Diğeriyse boşta , sallanıyor

Özgürce müzik yapan adamın parçasını dağıtıyor etrafa

Ses duvarlarda yankılanıyor , elektronik ama güzel

Pencereden öteye nadiren geçiyor sesler

Nadiren dinletiyor kendini

Ne keyifli hoparlör!

Ne içten...

Kuantum

Kuantum : bir olayın gerçekleştiğini görmek için , bakmak yetmez , gözlemek , yetmez.
Çünkü o olay , senin benliğindir. Gözlediğin şey , senden başka birşey değildir. Herşey , birdir. Kendi yarattığın evrene bakar ; bilincinle, olmasını istediğini görürsün. Veya başka bi sebepten ötürü o olay gerçekleşmez , sen sadece gözlersin. Bu yüzden evrenin bize mesajı şudur ki : o olayın özü sensin ve olayın akmasını istiyorsan , buyur , olay aksın. Gözleme , olaya geç , devam et.
Checked.

Carpe Diem sör

Yazmayı bilmeyen bir şairin
Açık olmayan beyninden çıkan dizeler
Biraz anlamsız , biraz karışık gelebilir
Dinlemek yorabilir...

Sör sen hiç müzikten keyif aldın mı
Dans ettin mi şeytanlarla
Düşüncelerine dokunabildin mi
Yada düş kurdun mu.
Alçak beyninle

adımı ağzına alma.
tahammülüm yok buna.
carpe diem sör , carpe diem!!
Yaşadığın dünyanın amınakoyduğunun farkında mısın sör?
Bütün güzel şeyleri ,
Bir bir yaktığının farkında mısın.
Sör!!

Hayvan olma sör.
Bana biraz soru sör.
yaşadığını belli et sööör
sör sör sikelim sörü
Aynı olalım sör
Kalma orda
Kalacaksan da git yalnız öl sööör
Sana yardım etmeyeceğim!
Adını bir daha anmayacağım sör

Anın güzelliğini hisset şimdi
Sağdan yada soldan değil
yukardan veya aşağıdan da gelmiyor
Her yerde an sör
Her yerde
Fark et sör
Yürümeye çalış
Debelenmeden artık
Beynin sör.
beynin.

hiç işe yaramadı sör
hiç hiç işe yaramadı ...
carpe diem sör
öl sör. erken öl.
arkadaşlarımı öldürüyorsun sör!
Nasıl hayatta kalmana göz yumabilirim
Adeta göz yumulası bişeysin sör
Görülemeyesi bişeysin
Pis kafalı bişeysin
Hiç tatlı değilsin...
Hiç komik değilsin..
Eğlenceli de değilsin sör...
Ama ciddi de değilsin
Evet ... Ciddi bile değilsin sör.
Sen , değilsin sör ! anladın mı ?
Ne kadar şey varsa , sen değilsin.
Sen değilsin
Değil.

                                                 Miki

Homosapiens ve big bonglar. saygılar.

hangi noktadan yaklaşılacağı belli olmayan bi av düşün.

ona yaklaşmayı başarırsak, o ölür. ve doğar.

ama öyle bi av düşün ki MAL.

yaklaşamıyosun.

doğamıyo bi türlü. dingil.

insan(!) olmanın yücelimini yaşıyor! o derece dingil.

yaklaşabilseydim , onu yerdim emin olun.

ama ona yaklaşamadım. ve o dingil hala ölü.

heryerde.

düşündüğünü falan da sanıyor kendince ...

sanırım evet.. öldün. 

bombalayacağım olum sizi. köşe bucak kaçacaksınız.

paramparça olana dek , patlayacaksınız.

big patlayacaksınız!